Beyin, “ Şunu yap! Şöyle düşün! Şunu hisset! Ağla! Bağır!” diyerek ne de çok yönlendiriyor bizi. Hangi ruh haline gireceğimizi hormonlar karar veriyor, sağ olsun beynimizde bir kuklaymışız gibi bizi o halden bu hale sokup duruyor. Peki bunu beynimiz bize nasıl yapıyor? Hormonların karar verdikleri bu ruh hallerine nasıl giriyor? İşte hayatımızdaki en önemli 6 hormon ve bu hormonların bizim üzerimizdeki etkilerini öğrenme zamanı.
Ruh halimiz en derinlerde, “Ya şuan sıfırlardayım resmen.” dediğimiz ruh hali DEPOMİN seviyemizin düşüklüğünden kaynaklı. Nöroloji uzmanlarına göre bu madde olmadan elimizi bile kıpırdatamayız. Çünkü bu madde herhangi bir şeyi yapabilmemiz için bize motivasyon sağlıyor. Ayrıca aktiviteler sırasında kendimizi iyi hissetmemizde de önemli bir rol üstleniyor. Kendinizi önemsiz ve yararsız hissettiğiniz, bir şeyi başarmada güven eksikliği duyduğunuz dönemlerde ve hafif yoğunlaşma ve hafıza sorunlarında oldukça gerekli hissettiğiniz bir maddedir depomin. Bir şeyleri yapma isteğinizin ve enerjinizin az olduğu dönemlerde ihtiyaç duyarsınız. Diyelim ki depomin seviyeniz düşük ve yükseltmek istediniz, bunun için ne yapmalısınız peki? Dopamini yükseltmenin en basit yolu hareket etmektir. Ayrıca yağlı deniz balığı veya fındık, fıstığın içindeki Omega 3 yağ asitleri, dopamin üretimi için vazgeçilmez bir madde. Son araştırmalara göre; gingko-biloba bitkisel preparatı da, dopamin düzeyini yükseltiyor. Ayrıca uzmanlar, akşamları erken uyumanızı öneriyor, çünkü dopamin gece yarısından iki saat önceki süreçte en yüksek düzeyde salgılanıyor.
Etrafa gülücükler saçtığımız anlarda vücudumuzda salgılanan neşe kaynağımız – SERATONİN..
Serotonin, ‘mutluluk hormonu’ olarak nitelendiriliyor. Uykuyu, seksüel enerjiyi, ruh halini ve iştahı düzenliyor. Düşük serotonin miktarı, sinirli, huzursuz ve depresif ruh hallerine neden olabiliyor. Mide ve bağırsak bölgesindeki kas isteminin hareketlerini yönetiyor, ağrı algılama sisteminizi düzenliyor ve dinlendirici bir uyku sağlıyor. Ruhsal olarak dibe vurduğunuzu hissettiğinizde, depresif ruh hallerinde, özgüven eksikliğinde, çok fazla stres yapmanıza neden olacak bir işle uğraşırken serotonine ihtiyaç duyuyorsunuz. Serotonin herhangi bir belirti vermeyen mide ve bağırsak rahatsızlıklarında; örneğin ülserde, ağrı eşiğiniz düştüğünde ve migren ataklarında da gerekli olabiliyor. Peki seratonine ihtiyaç duyduğunuzda nasıl karşılamanız gerekiyor? Uzmanlar, serotonin üretiminin, beslenme yoluyla etkilenebilen tek nörotansmitter olduğunu belirtiyor. Beyin hücrelerindeki ‘triptofan’ adlı protein tarafından oluşturuluyor. Örneğin çikolata ve muzda bu madde bolca var. Kadınlarda çok fazla güç harcamayı gerektiren sporlar; ayrıca stres ve huzursuzluk bu hormonun serbest bırakılmasını azaltıyor. Bunun aksine rahatladığınız zaman serotonin üretimi düzene giriyor.
Havalara uçacaksın! Tabii ne sayesinde – ENDORFİN.
Vücutta üretilen en güçlü uyuşturucu endorfindir. Buna aynı zamanda “Doğal Afyon” da denir. Endorfin; rahatlık, hoşluk, keyif ve huzur gibi duygularla ilgili bir hormondur. Normalde kahkaha atınca, mutlu bir haber alınca ya da çikolata veya güzel bir tatlı yiyince, bir yeriniz acıdığında endorfin düzeyi yükseliyor. Sigara içenlerde endorfin salgılama işini sigara üstleniyor! Vücut endorfinin salgılanmasında kontrolü kaybediyor. Bu yüzden de insanlar keyiflenince de dertlenince de sigara içiyorlar! Dibe vurduğunuzda ve moralinizin yeniden yükselmesi gerektiğinde endorfine ihtiyaç duyarsınız. Örneğin umutsuzca âşık olanlar bu hissin nasıl bir şey olduğunu iyi bilir. Endorfin salgılanması için doğrudan yapabileceğiniz bir şey yok ama siz uzun süreli kondisyon gerektiren sporları deneyebilirsiniz. Yorucu bir sporun ardından, ne kadar yorulmuş olursanız olun içinizde bir mutluluğun patladığını hissedeceksiniz.
Vücudunuz alarm veriyor – NORADRENALİN.
Stres hormonu noradrenalin, vücudunuzun alarm sinyali olarak nitelendiriliyor. Size tehlikeyle karşı karşıya olduğunuzu haber veriyor. Bu alarm, günlük hayatınızda tehlike kol gezdiği anlarda ortaya çıkıyor. Kızgınlık, öfke, saldırganlık durumlarında daha çok yükseliyor. Bu hormonun görevi, organizmayı acil harekete hazırlamaktır. Etkisini; nabız atışı, kanın iç organlar ve deriden kaslara sevk edilmesi, karaciğerdeki glikojenin glikoza dönüşmesi ve böylelikle acil bir enerji kaynağı sağlanması şeklinde gösteriyor. Noradrenalin (adrenalinle birlikte) acil durumlarda, o zor anlardan kurtulabilir hale gelmenizi sağlıyor. “Ya hep ya hiç” diyeceğiniz durumlarda, örneğin iş yerindeki veya komşuluk ilişkilerindeki çatışmalarda noradrenaline gereksinim duyarsınız. Peki ne yapabilirsiniz? -Stresten arınmaya çalışın bu durum noradrenalin düzeyini de düşürecektir. Hareket etmek, stres hormonunu azaltmanın en hızlı yoludur, yani ofiste sinirlendiğiniz, gerildiğiniz günlerde akşamları bir tur koşun ya da yürüyüş yapın. Burada esas olan, sizde heyecan yaratan bu süreci kısa tutmak olacaktır.
Yerinizde duramadığınız, içinizin içinize sığmadığı hormon – ADRENALİN.
Stresli durumlar söz konusu olduğunda adrenalin, ortak hareket ettiği noradrenalin ile birlikte organizmayı arındırıyor. Uzmanlara göre, adrenalinin en önemli görevlerinden biri, şeker ve yağın metabolizmada sindirilmesiyle oluşan enerji depolarının, acil durumlarda kullanıma geçmesini sağlamak. Adrenalin sıkıntı, korku ve depresyonda yükseliyor. Örneğin, aniden korktuğunuz bir insanla karşılaştığınızda kandaki ensülin ile yağ oranının miktarını artırarak daha enerjik hale gelmenizi sağlıyor. Acil durumlarda adrenalin bütün duyuları açık hale getiriyor, dikkati son düzeye ulaştırıyor ve görsel hafızayı güçleniyor. Ara-sıra adrenaline ihtiyaç duymak doğal ama bunu da abartmamak lazım, aksi halde her an patlamaya hazır bir bombaya dönüşebilirsiniz. Ve damarlarınız sanki patlamak üzereymiş gibi hissedebilirsiniz. Peki ne yapabilirsiniz? -Noradrenalinde uyguladığınız her şey, adrenalin için de geçerlidir. Sizi stresten arındıracak olan her yöntemi deneyebilirsiniz.
Sevgili uyku hormonumuz – MELATONİN.
Melatonin havanın kararmasıyla birlikte salgılanmaya başlıyor ve bizi uyku haline programlıyor. Gün içinde ise üretimi azalıyor. Biyolojik saatimiz melatonin tarafından yönlendiriliyor. Gece çalışması, uzun mesafeli yolculuklar ya da aşırı stres, vücudumuzun dengesiyle birlikte, melatonin üretim sürecini de olumsuz etkiliyor. Uyku sorunlarında, uçakla uzun mesafeli yolculuklarda yaşanan jet-lag probleminde. Vardiyalı çalışma nedeniyle ortaya çıkan uyku bozuklukları ya da ruhsal yorgunluklar döneminde de melatonine ihtiyacınız oluyor. Ne yapabilirsiniz? -Spor yaparak kan şekerini dengelemek, bu hormonun daha düzenli salgılanmasını sağlayabilirsiniz. Jet-lag sorununa karşı, gittiğiniz yerde gün içinde olabildiğince fazla oksijen almaya çalışın. Hava kararınca da uyumayı deneyin, böylece gece gündüz dengesi yeniden düzenlenmiş olur. Uzun süreli uyku bozukluklarında mutlaka doktora başvurun. Bunların yanı sıra vücudunuzu ve ruhunuzu rahatlatacak olan egzersizleri uygulayabilir, uyku meditasyon müzikleri ile kendinizi dinginleştirebilirsiniz.
Neşemiz azaldığında, kendimizi depresif hissettiğimizde ilk yaptığımız iş buzdolabının kapısını aralamak oluyor. Aslında yaptığımız bu durum hiç de yanlış değil. Uzmanlara göre yediğimiz besinler hormonlarımızı besliyor. Dopamin, serotonin ve melatonin… Adlarını sıkça duyduğumuz bu üçlü, biyokimyasal açıdan birbirine bağlılar. Öyle ki dopaminin yapı taşından serotonin ve bu maddenin hapsolmasından da melatonin oluşuyor. Bu nedenle dopamine iyi gelen bir madde serotonine; bu nörotransmitteri olumlu etkileyenler de melatonine iyi geliyor. Dopaminin oluşumunu sağlayan triptofan adlı aminonasit, serotonin ve melatonin oluşumunda da söz sahibi. Bu aminoasit peynir, et ve balık gibi proteinden zengin besinlerde bolca yer alıyor. Bunların yanı sıra süt ürünleri, tahıl, patates, domates, portakal ve çikolata da bu maddeden zengin besinler arasında gösteriliyor. Şeker ve bitkisel yağlar serotonin oluşumuna katkı sağlarken, dolaylı yoldan da melatonin üretimini etkiliyorlar. Uzmanlar dingin bir zihin için her gün bir avuç kadar fındık fıstık tüketmenizi öneriyor.