Her insanın bir çocukluk hayali vardır. Kimi doktor olmak ister, kimi avukat, kimi veteriner, kimi öğretmen. Ama mutlaka herkesin çocukken örnek aldığı, “Büyünce bende onun gibi başarılı bir … olacağım.” dediği birisi mutlaka vardır. 1974-1976 dönemi çocuklarının belki de en büyük hayali “Avukat Petrocelli” olmaktı.
Peki kimdi bu Petrocelli?
İtalyan asıllı olan Petrocelli 1947 yılında Galata’da doğdu. Babasını küçük yaşta kaybetti ve annesi ile geçimlerini sağlamak için, İtalyan Elçiliğinde çalışmaya başlamasıyla birlikte Ankara’ya yerleştiler ve burada büyüdü. Daha liseye giderken değişik işlerde çalışmaya başladı. Tiyatro yeteneğinin ortaya çıkması ile önce Ankara Sanat Tiyatro’sun da küçük rollerde oynadı, sonra Trt’de çalıştı.. Aradan geçen zamanlar sonrasın da Trt’de ki işine son verilen Petrocelli devam etmekte olduğu Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1973 yılında bitirdi. Birkaç ay Ankara barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapan Petrocelli, 1974 yılında emekli olan annesi ile birlikte Amerika’ya yerleşti. Harvard da ceza hukuku mastırı yapan Petrocelli bu sırada tanıştığı Maggi Howard ile evlendi. Daha sonra Amerikan vatandaşlığına geçip Tony adını aldı ve eşinin memleketi Texas’da bir süre avukatlık yaptı. Tiyatrocu yanının yeniden ağır basması üzerine iş anılarından derlediği, bir avukatın maceralarını anlatan senaryoları, avukat rolünü kendi oynamak kaydıyla NBC’ye devretti ve ortaya, Trt’de de 1977-1979 arasında gösterilen, kendi adını taşıyan dizi çıktı.
Avukat Petrocelli Türkiye’de çok sevilen ve izlenen bir dizi halini aldı. Dizinin kısaca konusu anlatılacak olursa; İtalyan asıllı Amerikalı Petrocelli’nin başından geçen hikayeleri anlatır. Petrocelli biraz farklı bir karakterdir. Harvard mezunu bir avukattır ve standart avukatların dışında farklı bir yaşam sürmektedir. Eşi Maggie ile birlikte, inşa edilmesi beklenen (ama dizi bitene kadar bir türlü inşa edilemeyen) evlerine bir türlü taşınamazlar ve bu sebeple bir karavanda yaşarlar. Avukat Petrocelli müvekkillerinin çoğundan herhangi bir ücret talep etmez ve yapmış olduğu başarılı savunmalar ile halkın kalbinde taht kurar. Özellikle akışı kaybetmeye doğru ilerleyen davalarda son anda bir kanıt ve farklı bakış açıları ortaya çıkartarak davalarını kazanmayı iyi bilir.
Ancak dizinin en can alıcı ve günümüzde bile hala konuşulan bir davası vardır ki, Petrocelli bir tek bu davayı kaybetmiştir. O davanın hikayesi ise şöyledir;
Petrocelli yine savunma avukatlığı içerisindedir. Ünlü bir futbolcunun avukatlığını yapmaktadır. Ünlü futbolcu eşini öldürmekle suçlanmaktadır. Tek suçlu ünlü futbolcu gösterilmektedir. Ancak eşinin cesedine bir türlü ulaşılamadığı için, ceset üzerinde herhangi bir işlem yapılamamıştır ve bu yüzden suçlunun kesin olarak kim olduğu bilinmemektedir. Petrocelli savunmasına yine çok iyi hazırlanmıştır. Jüri karşısında ünlü futbolcuyu savunacaktır. Petrocelli savunmasına başlar;
“Sayın jüri, müvekkilimin suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Buna az sonra sizlerde inanacaksınız. Neden mi? Bakın, şimdi 1’den 10’a kadar sayacağım ve müvekkilimin öldürdüğünü iddia edilen karısı bu kapıdan içeri girecek.
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10..“.
Jüri, yargıç ve mahkeme salonunda ki herkesin bakışları bir anda kapıya yönelir. Ancak kapıdan herhangi bir gelen kişi yoktur. Jürinin bakışları yeniden Petrocelli’ye odaklanır. Petrocelli öldürücü hamlesini yapmak için artık hazırdır;
“Bakın, siz de kadının öldüğüne inanmıyorsunuz. Çünkü hepiniz içeri girecek diye kapıya baktınız. İşte karar! Bana güvenmenizi talep ediyorum.“
Savunma sonrasında jüri kendi arasında toplantı yapmaya başlar. Petrocelli davayı kazandığından adı gibi emindir. Jüri kararını açıklamak üzere, tüm mahkeme salonunun dikkatini toplar ve karar açıklanır. Jüri ünlü futbolcunun suçlu olduğuna karar vermiştir. Petrocelli adeta şok geçirir. Duruşma sonrasında hemen jürinin yanına gider ve nasıl böyle bir karara varmış olduklarını öğrenmek ister;
” 10’a kadar saydığımda siz de diğer üyeler gibi kapıya bakmıştınız. Neden böyle bir karara imza attınız?”
Jüri başkanı hoş bir gülümseme ile Petrocelli’nin bu çıkışını hoş karşılar.
“Siz dersinizi çok iyi çalışmışsınız Petrocelli. Ancak aynı şeyi müvekkiliniz için söyleyemeyeceğim. O anda hepimiz kapıya yöneldik. Mahkeme salonunda kapıya dönmeyen sadece bir tek kişi vardı. O da müvekkiliniz.” der.
Petrocelli böylece ilk davasını kaybetmiş olur.
Başarının zirvesindeyken hayatın sunduğu şaşkınlıklardan birisidir bu hikaye. Bizler ne kadar çalışmış olursak olalım, diğer tüm etkenler sonucu değiştirebilir. Ve tek bir başarısızlık bize yepyeni bir şey öğretmiş olur. Petrocelli işinde gayet başarılı bir avukattı. Bu davayı belki de kaybetti ancak yeni bir deneyim kazandı. Bizlerde işlerimizde en iyisi olmaya çalışırken her gün yeni olaylarla karşılaşıyoruz. Başarımızı zedeleyecek gibi görünse de bazı olaylar, aslında bizlere yeni bir deneyim ve odak noktası belirlememizi sağlamakta.
Avukat olmak isteyen tüm çocuklara..
Başarı ve öğrenme azmi ile…