Gece yarısını geçen zaman, kağıt ve kalem aldırır ele.
Yüreğinden konuşur yazan kişi.
Yazdıkları düşünmeden oluşturulmadan dökülür.
Tüm gece uyumayıp yazı yazmak isteyen kişi, yalnız bir kişi, yaralı bir kişi..
Korkar kelimelere dökmeye içindekileri,
Ama susmakta istemez artık.
İçindeki çığlıklara kulak tıkamaya çalıştıkça daha da büyür şiddeti.
Dili susar, kalemi an kusar..
Yüreğinde inşa ettiği her şey aniden yıkılır,
Enkazı yaralar.
Sevmekten nasıl bir pişmanlık duyabilir insan?
Duyulan pişmanlık insanın kendisine mi?
Can yakana mı?
Yoksa aşk’a mı?
Kimin hakkı olabilir böyle bir düşünceye bir insanı hapsetmeye?!
Söküp atılmaz mı o kalp?
Silinip atılamaz mı gözlerinin önündeki anılar?
Unutulmaz mı?..